Günümüzde çocukların gelişiminde en önem verdiğimiz konulardan biri çocukları kendilerine güvenen, sorumluluk sahibi bireyler olarak yetiştirmektir. Çocuklar hayatın provasını yapmaya evde başlarlar. Bu nedenle onlar büyürken, hayatı keşfederken ev içinde özgüven kavramı oldukça önemli bir yerde durmaktadır. Çocuklar doğdukları andan itibaren ebeveynlerinin fiziksel temasına, sevgisine, ilgisine ihtiyaç duyarlar. İhtiyaçları görülen ve karşılanan çocuk kendini değerli ve görülmüş hisseder. Çocukların bakım alma ve değer görme gibi ihtiyaçlarının karşılanması çok kıymetlidir. Ancak çocuklar bir yandan da şefkatli sınırlar içerisinde özerk olabilmeye ve varlıklarının onaylandığını hissetmeye de ihtiyaç duyarlar.
Ebeveynler bazen çocuklarına onların güvende olduğunu hissettirme amacıyla çocuğun gelişimsel becerilerini göz ardı ederek onların yapabileceği birçok şeyi onlar için yapar. Çocuklar bir şeyleri başardıklarını gördükçe kendilerine güvenleri artar ve ‘’ben yapabiliyorum’’ mesajını içselleştirmiş olurlar. Onun yerine ayakkabısını giydirmek, onun yerine odasını toplamak, öz bakımını onun yerine karşılamak, ya da onun ritminde gitmemek, yeterince zaman vermemek, onun yerine düşünmek,çocuğun “Ebeveynlerim yapmam gerekenleri benim yerime yapıyor” düşüncesini oluşturmasına neden olabilmektedir. Onun yapması gerekenleri yerine getirmek çocukta ‘’yetersizlik ‘’olarak adlandırdığımız çekirdek inancın oluşmasına zemin hazırlar. Bu nedenle onların gelişimsel basamaklarının becerilerini bilmek onlara yaşının becerisi doğrultusunda sorumluluk vermemize imkan sağlar. Bazen başarısız olabilirler, yaşıtları kadar iyi yapamadıklarını düşünebilirler, bazen de sorumluluktan kaçabilirler. Her çocuğun ayrı bir ritmi ve zamanı olduğunu unutmamalıyız. Biz yetişkinler onlarla senkronize olmalı ve onların ritmiyle ilerlemeliyiz. Örneğin çocuk on dakikada ayakkabısını giyebiliyorsa, evden çıkmadan beş dakika önce ona haydi gidiyoruz komutunu vermek onu strese sokup bir kere daha kendini yetersiz hissettiği bir senaryoyu deneyimlemesine neden olacaktır. Bu nedenle onların hızına ve becerilerine uygun hareket etmek önem teşkil ediyor. Bir diğer önemli nokta; çocuklar bir şeyi başardıklarında, “Aferin”, “Çok yeteneklisin”, “Harikasın” gibi dayanağı olmayan övgülerin övgü bağımlılığına, bu da onay arayıcılığa dayalı görevi tamamlama davranışına sebep olabilmektedir. Övgülerin harcanan çabadan, beceriden, zamandan dayanağını alıyor olması çok önemlidir. Örneğin, çocuğunuz yaptığı bir resmi size getirdiğinde, “Yarım saattir odanda bu resmi yapıyorsun, ne kadar emek verdin, burada istediğin renkleri kullanmışsın, bir önceki sefer evin çatısını daha farklı yapmıştın ama şimdi tam olması gerektiği gibi olmuş’’ gibi bir geri bildirim hem çocuğun yaptığı eylemi ön plana çıkarır, hem de becerisini destekler. Bu süreçte gösterdiği çabayı överek kendisine güvenmesine katkı sağlayabilirsiniz. Çocuğunuza sorumluluk
verirken, onun becerilerini övmek ebeveyn-çocuk arasındaki iletişimi kuvvetlendirdiğinden özgüven gelişimini de destekler. Dinlenildiğini hisseden çocuk kendini ve ihtiyaçlarını daha etkili ifade etmeye başlar.
Bir diğer önemli nokta, çocuğun düşünüp denemesine fırsat tanımak yerine ona tavsiyelerde bulunmaktır. Onun kendinin deneyip yanılmasına fırsat verilmediğinde aslında onun yerine yemeğini yedirmek ile benzer bir telafi yöntemi uygulamış oluyor. Örneğin, çocuğunuz odasında oyuncağını kaybetmiş ve ağlıyor. Önce onu dinledikten sonra ona bu konuda ne yapması gerektiği sorulabilir vesonra yardım teklif edilebilir. Ona oyuncağını en son nerede oynadığını ve onu bulmak neler yapabileceği sorulabilir. Bu şekilde çocuğa kendi kendine baş etme becerisi kazanmasına fırsat sunmuş olursunuz. Oyuncu ebeveynlikten faydalanarak, onun yarattığı çözümlerin yaratıcı olduğunu ve bunları denemenin pratik bir çözüm olduğu bilgisi aktarılabilir. Çocuklar büyüdükçe ayrışmaya, ayrıştıkça bireyleşmeye başlarlar. Burada ebeveynin çocuğuna olan inancı ve onun kendi kendine bir şeyleri yapabilme kapasitesine olan inancı oldukça önemlidir. Çocuklar birçok şeyi kendileri yapma becerisine sahipler. Bizler yeter ki onların bireyleşme sürecinde onlara destek olan yetişkinler olarak yanlarında bulunalım.
- Yapabilecekleri hedefleri belirleyip kendilerini başarılı hissetmelerini sağlayın.
- Konuşulan konularda onun da fikrine ihtiyacınız olduğunu belirtin, onun fikrini alın.
- İyi yapabildiği ve kuvvetli olduğu yanlarını konuşun.
- Onun yetenekli olduğu alanları birlikte keşfedin.
- Birlikte geçirdiğiniz vakitten keyif aldığınızı sık sık ona hatırlatın.
- Sadece olumluları değil, olumsuz duyguları da yaşamasına izin verin (ağlamasına, öfkelenmesine izin vermek)
- Aşırı koruyucu davranmaktan kaçının J