Disiplin denildiğinde akla genelde katı sınırları ve cezaları içeren geleneksel ve otoriter tutumlar gelir. Gücü sembolize eden bir otorite figürü, kıyaslama, hakaret etme, yalnız bırakma, küsme ve çocuğun onurunun kırılmasına sebep olacak birçok şey… Çocukluğunda bu disiplinin nesnesi olan yetişkin iki baş etme yönteminden birini benimser. Bir uç değişmek için çaba göstermeyip kendi çocuğuyla aynı döngüyü tekrarlar. Evde otoriter, mesafeli, soğuk bir iklim hakimdir. Diğer taraf ise disiplinden yaralanmıştır ve bu yüzden çocuğuna disiplin vermekten kaçınır. Bu sefer de disiplinin yerine bir şey koyulamadığından sınırsız, kuralsız ve kaotik ebeveynliğin kapıları açılır. Bu noktada disipline dair algımızı değiştirmemizin tam vakti. Ebeveyn olarak çocukla güç savaşına girmeden, tutarlı ve dengeli olabileceğiniz bir pozitif disiplin kavramını öğrenmek ve hayatınıza entegre etmek önem teşkil ediyor.
Cezasız ve Ödülsüz Pozitif Disiplin
Pozitif disiplini anlama yolunda ilk önce ceza ve ödül sistemi hakkında bilgi sahibi olmak gereklidir. Ceza ve ödül ikisi de kaçınılması gereken bir madalyonun iki yüzü gibidir. Ceza, çocukta bir sorun çıktığında eğer kızgın ve güçlüysem başkalarına zarar verebilirim mesajını pekiştirir. Çocuk sosyal olarak kabul görülmeyen bir davranış yaptığında duygusal olarak müsait olmamak, ilgiden mahrum bırakmak cezadır. İstediğim davranışı gerçekleştirene kadar benden sana sevgi, şefkat gelmeyecek mesajını vermektir. Ağlayınca odasına götürmek, ağlaması bitene kadar iletişim kurmamak bunların hepsi cezaya dahildir. Ceza sistemini benimsemiş bir çocuk ebeveyni yokken yasaklanan davranışı yapar, ebeveyni varken yapmaz. O zaman da içsel disiplin sistemi oluşmaz, çocuk yalan söylemeyi, korkmayı ve dürüst olmamayı öğrenir. Cezanın bir diğer yüzü de ödüldür. Takdir toplayan bir davranış yapıldığında görülen, nesne verilen bir çocuğa beğenmediğim bir şey yaptığında sevgimi alamayacağıma dair bir mesaj vermiş oluyorum. Beğendiğim davranışları arttırmak için ödül verdiğimde bunun arkasında sürekli bir sevgiyi kaybetme, yakınlığı kaybetme korkusu gelişiyor. Bu çocukta mükemmeliyetçilik ve performans kaygısını arttıran bir klasik koşullanmadır. Disipline etmek için ödül kullanmak öz değerle ilgili yanlış mesajlar veriyor. Ne kadar verimli olursam o kadar değerliyim çünkü o kadar ödüllendiriliyorum. Bu bakış açısı, verimlilik tuzağına düşmüş post modern yetişkinleri anlamakta bize faydalı olacaktır.
Pozitif Disiplin Nedir?
Pozitif disiplin; çocuğa alan açan, ödül ve cezayı barındırmayan, çocuğa sınırlı seçim hakkının tanındığı, sorunların çözümünde ebeveyn ve çocuğun bir ekip olduğu, otokontrolün ve içsel disiplinin tohumlarının atıldığı bir ilişki tekniğidir.
Pozitif disiplini nasıl hayatımıza katabiliriz?
Pozitif disiplinde dolambaçlı söylemler, ima etmek, zaten bildiğini varsayıp söylememek yer almaz. Sabırla her defasında bilgiyi çocuğa açıkça aktarmak gerekiyor. Net bir tutumla ‘’Kızım/oğlum şeker senin için zararlı izin veremem’’ demek ve sonra çocuk zorlandığında onun yanında durmak, duygusunu kapsamak önemlidir. Muhtemelen tamam anne şeker yemeyeceğim demeyecektir. Bunu yirmi, belki elli kere tekrar edeceğiz. Ebeveynlik uzun bir maraton koşusu gibidir. Çocuklar söylediğinizi anlamıyor gibi görünebilirler. Sonra bir gün hiç beklemediğiniz bir anda bilgece sözler sarf etmeye ve doğru davranışları sergilemeye başlarlar.
Bedeni güçlü duygularla çalkanan çocuğu önce yatıştırıp regüle etmek, sonra öğüt vermek dikkat edilmesi gereken bir diğer noktadır. Çocuğunuz içini çeke çeke ağlarken o anda vereceğiniz hayat dersi ne yazık ki işlevsiz olacaktır. Sinir sistemimizdeki bütün stres hormonları aktifken muhakeme becerimiz devre dışı kalır ve öğrenmeye kapalı oluruz. “Şu anda çok üzgünsün, seni anlıyorum, sarılmak ister misin?” gibi cümlelerle onu yatıştırıp sonra mesajlarınızı iletiyor olmak önemlidir.
Kendi yapmadığımız şeyleri çocuktan yapmasını beklemekte yüksek standartlar şemasının yarattığı tuzaklarındandır. Bazı kurallarda hiç müsamaha göstermeyip çocuktan belli bir davranışı her gün yapmasını beklemek katı bir otorite tutumuna sebep olur. Örneğin yatağını toplamasını beklediğimiz bir çocuktan her gün yatağını toplamasını beklemek ve yapmayınca ona kızmak buna örnektir. Ebeveyn her gün bunu yapıyor mu? Çoğu yetişkin kendi yapmadığı şeyleri çocuklarından bekliyor. Bu konuda ebeveynin içsel farkındalığı çocukla olan ilişkide önem teşkil ediyor.
Çözümleri birlikte bulun. Bir problemle karşılaştığınızda sizin önerinizden hoşlanmadıysa çocuktan bir çözüm önermesini isteyin. Basit konuların istişare edilmesi çocuğa uzlaşma becerilerinin kazanımını sağlayacaktır.
Çocuktan yaşına ve becerilerine uygun davranışlar bekleyin. Çocuğun gelişim basamakları hakkında bilgi sahibi olursak ondan beklentimiz de gerçekçi olur. Mesela dil öncesi çocuktan paylaşma becerisine sahip olmasını bekleyemeyiz. Dolayısıyla çokça kural kuymak hem ebeveyn hem çocuk açısından hüsranla sonuçlanır.
Oyuncu disiplini hayatınıza katın. Güç dengelerini oyuna dönüştürün. Çocuk istediği şeyi elde edemiyorsa, elde ettiği bir imgelem dünyası yaratın ve onun üzerine sohbet etmeye başlayın. Çocuğun ilgisi çatışma ortamından uzaklaşıp hayal dünyasına yönelecektir.
Bizim uygunsuz/olumsuz davranış olarak etiketlediğimiz davranışların altında muhakkak ki bir ihtiyaç yatıyor. Davranışların altında duygular, duyguların altında da ihtiyaçlar var. Dolayısıyla davranışı mümkün mertebe yasaklayalım, ihtiyaç doyurulmadığında davranış başka formlarda ortaya çıkacaktır.
Seçenek sunun. Eğer çocuğunuz isteğinizi reddediyorsa olayı irdeleyin. Biliyorum şu anda çok eğleniyorsun, bu eğlenceli alanı bırakmak istemiyorsun. (Duygusunu anladım ve ona geri yansıttım). Ama şimdi çıkmamız lazım çünkü marketten sebze almamız gerekiyor. Sonra iki seçenek sunun, örneğin: ‘’Arabaya gidene kadar bisikletinle mi gitmek istersin yoksa benimle yarışarak mı?’’. (Sunduğunuz seçenekten birinin tehdit olmamasına dikkat edin. )
Şunu unutmamak gerekir ki, bazen alet çantamızdaki hangi beceriyi kullanırsak kullanalım konu dinamik, ihtiyacı günden güne değişen çocuklar olduğunda halen bazı sorunlarla karşılaşıyor olmamız olasıdır. Kendinize ve çocuğunuza zaman tanımak, ilişkide kalmak ve ihtiyacını görüp karşılamak her zaman faydalı olacaktır.
Çocuklarınızla birlikte keyifli bir çocukluk geçirmeniz dileğiyle…
Sevgiler,